Turhal Pancar Ekicileri Kooperatifi İştirakler Yönetim
Kurulu Başkanı Yalçın Bekler, Sesimiz Gazetesine çok önemli açıklamalarda
bulundu. 2014 yılında göreve geldikten sonra yaptığı çalışmalarla kooperatifin
adını sıkça duyuran Başkan Yalçın Beklerin şimdiki hedefi ise devam eden
projeleri bir an önce bitirmek. Halan devam eden ve 50 Milyon TLye mal olan
250 bin ton kapasiteli modern yem fabrikası, 20 bin tonluk lisanslı depo ve
mısır kurutma tesisi, zirai alet üretim tesisi, günlük 250 adet büyük, bin adet
küçük hayvan kesme kapasitesine sahip et kombinesi ve hayvan borsası
projelerinin Mayıs ayında tamalanacağının müjdesini veren Başkan Yalçın Bekler,
hedeflerinin ise Tokatın kaderini değiştirmek olduğunu belirtiyor. Başkan
Yalçın Beklerin açıklaması şu şekilde.
2014 YILINDA GÖREVE GELDİK
Başkan Yalçın Bekler, 2014 yılında göreve geldiklerini ve
kooperatifin vizyonunu değiştirmek için yola çıktıklarını söyleyerek, Göreve
geldikten sonra Tokatın neye ihtiyacı var, kooperatifin neler yapması gerektiği
konusunda raporlar hazırladık. Hazırladığımız raporlar da Tokatın bir yem
fabrikasına ihtiyacı olduğunu, bir kombineye ihtiyacı olduğunu bir hayvan
borsasına ihtiyacı olduğunu, şeker fabrikasının lokomotif yapılıp aslında
Tokatın bir Torkuya ihtiyacı olduğunu tespit ettik. Tokatta 269 bin adet
büyükbaş hayvan varlığımız var. Bunu Tarım İl Müdürlüğü belirledi. 299 bin
adette küçükbaş hayvan varlığımız var. Biz bunu reelde 150şer bin olarak kabul
ettik. Ve tüketilen yem miktarına hesap ettiğimizde 300 bin ton gibi yem
tüketimin olduğunu gördük. 300 Bin tonluk yem tüketiminin bilançosu 250 milyon
demek. Yani her yıl bizim şehrimize 250 milyonluk bir yem girişi var. Ve bizim
şehrimizde bunu temin edebilecek bir yem fabrikası yok. 250 milyonluk yem fabrikasında
yüzde 10 kar marjı hesap ettiğinizde 25 milyonluk bir kar marjından
bahsedebiliriz. Bu da demek oluyor ki bu kar 25 milyonluk bir kar başka
şehirlere ve hatta başka ülkelere gidiyor dersek yalan söylemiş olmayız. Çünkü,
Türkiyedeki yem fabrikalarının çoğunluğu
yabancı patentli. Yani yabancı ülkelerin fabrikaları. Biz bu 25 milyonun
başka ülkelere gittiğini söylersek yalan söylemiş olmayız. 250 milyonluk bir
bütçeninde başka ülkelere yaradığını söylersek yine yalan söylemiş olmayız. Biz
bunun şehrimizde kalması için bir yem fabrikasının elzem olduğunu tespit ettik.
Türkiyede 600 tane yem fabrikası var.
50 tane yem fabrikası Türkiyedeki yem sektörünün elinde bulunduran
fabrikalara ait. Bu 50 tane yem fabrikasıda 8 tane şirkete ait dedi.
İLK 40IN İÇERİSİNE GİRECEK
Türkiyede ilk 40ın içerisine girecek bir yem fabrikası
inşa etmeye çalıştıklarını kaydeden Başkan Bekler, şöyle konuştu: Şuanda bitme
aşamasında. Mayıs ayı içerisinde inşallah açılışını yapacağız. Bu yem fabrikası
ile birlikte çiftçimiz kaliteli bir yemi daha ucuza temin etme imkanına sahip
olacak. Hem 25 milyonluk kar ve 250 milyonluk bütçede bizim şehrimizde kalmış
olacak. Biz dışarıdan gelen yemlere 5 lira
torbada nakliye diyoruz. Bu nakliye kimin cebinden çıkıyor, çiftçinin cebinden
çıkıyor. Biz çiftçinin cebinden çıkacak olan bu nakliyeyi sadece çiftçinin
cebinden yansıtırsak torbada 5 lira besici için çok büyük bir rakamdır
BORSA OLUŞTURACAĞIZ
Yem fabrikası ile birlikte bir borsa oluşturacaklarını
kaydeden Başkan Bekler, Şuanda alım merkezleri kuruyoruz. Ayçiceği alımını,
mısırın alımını, buğdayın alımını, arpanın alımını bunların bir borsasını
oluşturacağız ve çiftçimizin malının hem ucuza gitmesinin hem önüne geçmiş
olacağız hemde yem fabrikamızın hammadde ihtiyacının büyük bir miktarını temin
ettiğimiz alımlardan karşılayacağız. Hem alımlar vasıtasıyla çiftçimize bir
kazanç sağlayacağız hemde kurmuş olduğumuz fabrikada dönecek olan reeli Tokata
kazandırmış olacağız. Aynı zamanda burada bir istihdam oluşturmuş olacağız
diye konuştu.
TOKATIN EN BÜYÜK PROBLEMİ
Tokatın en büyük probleminin üretmiş olduğu ürünleri
değerlendirememek olduğunu belirten Başkan Yalçın Bekler, konuşmasını şu
şekilde sürdürdü: Tokatın ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı. Artık
Tokatta hiç kimse kendini kandırmasın.
Tokatın ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı bir şehir. Bizim tarım
ve hayvancılığa dayalı sanayi eksikliğimiz var. Tarım ve hayvancılığa dayalı
sanayi eksikliğimizi gidermediğimiz sürece Tokatı kim kalkındırdı derse yalan
söylemiş olur. Bizim Şeker Fabrikasından başka tarım ve hayvancılıkta başka bir
sanayimiz var mı yok. Şeker Fabrikası
biliyorsunuz 4 yılda bir şeker pancarı işleyen bir tarım kuruluşu. Bizim diğer
ürünleride işleyecek ve bunları değerlendirebilecek bir mekanizmaya ihtiyacımız
var.
Katma değeri düşük
olan ürünleri katma değeri yüksek olan ürüne çevirme zorunluluğumuz var. Bakın
bizim Şeker Fabrikamızda atık olarak çıkan bir melas var. Pakmayanın ana
maddesinin Melas olduğunu biliyor musunuz? Bakın pakmaya ihtiyacı var hem bu
ülkenin hemde dış pazarların. Yani bizim katma değeri düşük olan ürünleri katma
değeri yüksek olan ürüne çevirme zorunluluğumuz var. Bizim çiftçimiz üretiyor
aslında sebze üretiyor, meyve üretiyor, hububat üretiyor, arpa üretiyor, mısır
üretiyor, ayçiçeği üretiyor. Yani biz tarımdaki tüm ürünleri üretme
kapesitesine sahibiz. Sıkıntımız ney, üretmiş olduğumuz ürünleri
değerlendirebilecek mekanizmamız yok. Buda demek oluyor ki bizim sanayi
eksikliğimiz var. Biz hep dışarıdaki tüccarlara bağımlı kalmışız
SORUNLARI AŞMAMIZ LAZIM
Kentte sanayi sıkıntısının giderilmesi gerektiğini
vurgulayan Başkan Bekler, konuşmasına şöyle devam etti: Aslında kooperatif,
belediyeler, valilik bizim gibi kuruluşlar bu sanayi sıkıntısını gidermekle
mükellef. Yani buralar sadece makamda oturup makamın havasını atılacağı yerler
değil. Veya belediyelerin görevi kaldırım yapmak, yol yapmak değil. Şehrin
ekonomisini de düzenlemek görevleri var. Veya sadece köylerde yol yapmak gibi
bir görevi yok, İl Özel idareyi
kastediyorum. Aynı zamanda o şehrin ekonomisine yön vermekle mükellef. Yani o
şehirde yaşayan insanları olmuş olduğu yerde istihda etmekle mükellef. Biz bunu
çözmekle mükellefiz. Tokatın neye
ihtiyacı var bunları tek tek tespit edip bu sorunları aşmamız lazım. Biz katma
değeri düşük olan ürünlari katma değerli hale getirip hem şehrimizde istihdam
sağlamak zorundayız hem de bizim bu sanayi eksikliğini gidererek
şehrimizdeüretilen ürünleri değerlendirecek mekanizmayı oluşturmak zorundayız.
ŞEKER FABRİKASININ ÖNEMİNE DEĞİNDİ
Turhal Şeker Fabrikasının özelleştirme sürecinde olduğunu
hatırlatan Başkan Bekler, Uzun süredirde Özelleştirme İdaresinde, satış hala
gerçekleşmedi. Şeker Fabrikası
Özelleştirme İdaresinde olduğu için herhangi bir iyileştirme veya kapesite
artımı yapılamıyor. Çünkü satılacak fabrikalar arasında gözüküyor. Böyle
oluncada günden güne hem değer kaybediyor hemde çevreye hizmet etme
kabiliyetini yitiriyor. Şeker Fabrikasını bizim Tokata kazandırmak gibi bir
mecburiyetimiz var. Şeker Fabrikasının Tokata kazandırmasıyla birlikte Tokata
kazandırılmasıyla kastımız çiftçinin olduğu, işçinin olduğu, yerel
dinamiklerin, STKların bulunduğu, Valiliğin bulunduğu, denetim mekanizmasının
oluşturulduğu bir yapıya devrinin sağlanması lazım. Holdinglere satarsanız veya
inşaat gruplarına satarsanız veya şeker fabrikasını işletmeyecek kişilere
satarsanız şeker fabrikası kapanıp sigara fabrikasındaki akıbete uğrar. Bu da
demek olur ki Tokat şu anda göç veren iller arasında iki sene önce birinci
olmuştu biliyorsunuz. Şimdilerde de yine ilk beş arasında tahmin ediyorum. Buda
demek oluyor ki Tokatın nüfusu şuanda 600 bin ise şeker fabrikasının
gitmesiyle beraber, çünkü şeker fabrikası sadece içinde işçileri çalıştırdığı,
istihdam eden kurum değil. Aynı zamanda çiftçiyede istihdam eden kuruluş. Yani
şeker fabrikası sadece işçilere istihdam etmiyor, nakliyeciye, çiftçilere
istihdam ediyor, bölge ekonomisine katkı sağlıyor. Bundan dolayı şeker
fabrikasının yeniden kazandırılıp şeker fabrikasıyla birlikte bir lokomotif
kurulması gerekiyor dedi.
İKİNCİ TORKU TOKATTA KRUULMASI GEREKİYOR
Torku lokomotifini örnek veren Başkan Bekler, Aslında
ikinci torkununda nerede kurulması gerekiyor, Tokatta kurulması gerekiyor.
Çünkü bu bizim olmazsa olmazımız, başkada şansımız yok. Tokatın ekonomisinin
tamamı tarım ve hayvacılığa dayalı. Bizim bu mekanizmayı oluşturacak bir yapıya
ihtiyacımız var. Şeker fabrikasınıda burada ne yapacağız, lokomotif olarak
kullanacağız. Pancar 4 yılda ekilen bir ürün olduğu için 4 yılın dışında diğer
üç yılda ekilen hububatıda, ayçiçeğinide, mısırıda, buğdayıda, sebzeyide,
meyveyide değerlendirebilecek bunların paraını oluşturabilecek mekanizmaya
ihtiyacımız var. Onun için biz yola çıktık. İnşallah başarılı oluruz, bunun
birinci ayağı hayvancılığı destekleme noktasında ilk 40a girebilecek bir yem
fabrikası inşa ediyoruz dedim. İnşallah Mayıs ayı içerisinde açılışı yapılacak.
Yıllık 250 bin ton üretme kapesitesine sahip. Bu demek oluyor ki Tokatın
tamamını yem ihtiyacını karşılayabilecek teknolojide, modern, kaliteli, yem
üretme kapesitesine sahip bir yem fabrikası inşa ediyoruz. Bununla beraberde
alım merkezleri oluşturuyoruz. Şuanda 50 bin tonluk Zile de lisanslı depo
projemiz var. 20 bin tonluk Turhal da hem lisanslı depo projemiz var hemde
musluk kurutma tesisi projemiz var. Yine 15 bin tonluk Çamlıbel de lisanslı
depo projemiz var ve en büyük projemizde Tokat merkezde olacak diye konuştu.
YATIRIMLARI DAĞITIYORUZ
Kendilerine, Başkanım yatırımlarınızı hep Turhala mı
yapıyorsunuz?şeklinde soruların yönetildiğini belirten Başkan Bekler, şöyle
konuştu: Hayır, biz yatırımları dağıtıyoruz. Devamlı merkezimiz Turhal da
bulundugu için Turhal daki tesisler göz önünde bulunuyor ama diğer ilçelerdeki
tesislerimizi vatandaşlarımız görmüyor. Bu tesislerimizde de yatırımlarımız
var. Bizim aynı zamanda hayvancılığı desteklerken diğer ürünleride mekanizmayı
oluşturacak şekilde dizayn etmemiz lazım. Şimdi yeni ürettiniz kime
satacaksınız, besiciye satacaksınız. Besici ne yapması lazım, desteklenmesi
lazım. Nasıl desteklememiz lazım, ürettiği hayvanı değerlendirebilecek bir
mekanizma oluşturması lazım. Tokatta bir kombineye ihtiyaç var. Yani kişinin üretmiş olduğu bir hayvanı
kestirebilceği, salam, sosis, sucuğa, çevirebileceği daha doğrusu katma değeri
yüksek bir ürüne çevirebileceği değerlendirebileceği bir mekanizmaya ihtiyaç
var. Bunun içinde belediyelerle bir araya geldik. Turhal, Zile, Pazar
Belediyesi, ve Tokat Valiliği İl Özel İdaresi ile beraber Tokatta bu bölgenin
değil Türkiyenin en büyük kombinelerinden bir tanesini inşa etmek için yola
çıktık. İPAD destekli olarak şuan 250 adet büyükbaş bin adette küçükbaş günlük
kesim kapesitesine sahip. Bir et kombinesi inşa ediyoruz. Onun da yatırımı şuan tamamlanmak üzere.
İnşallah yem fabrikası ile birlikte Mayıs ayı içerisinde açmayı hedefliyoruz.
Kombinenin bitimi ile hemen yanına ileri işlem inşa edeceğiz. İleri işlemden
kastımız sosis, salam, sucuktur. Bu ileri işlemle beraber Tokatın biliyorsunuz
meşhur bir bez sucuğu var ama dünya pazarına açılamamış. İleri işlemle beraber
biz bu bez sucuğunu dünya pazarına açılabilir bir hale getireceğiz. Yani kendi
markamızı oluşturacağız. Yine hayvanlarımızın değerinde alınıp satıldığı ve
kalpazanlara hayvanın kaptırılmadığı bir mekanizmayada ihtiyacımız var. Bunun
içinde bölge hayvan borsası inşa ediyoruz. Hayvan borsasımızdan kastımız
çiftçimiz üretmiş olduğu hayvanı borsaya getiriyor, hayvana değer biçiliyor ve
açık arttırma ile borsada satılıyor ve parasınıda borsadan alıyor. Bizim
çiftçimizin malının dolandırılması veya hakkının kaybolması gibi bir mekanizma
ortadan kaybolmuş oluyor
ÇİFTÇİMİZ ÜRETİYOR, ARACILAR PARA KAZANIYOR
En çok şikayetçi oldukları konunun, çiftçilerin üretmesine
rağman parayı aracıların kazanması olduğunu ifade eden Başkan Yalçın Bekler,
sözlerine şöyle devam etti: Biz bu
mekanizmada aracıları ne yapıyoruz, devreden çıkarıyoruz . Nihai üretici ile
nihai tüketiciyi buluşturuyoruz. Yani buradaki tek gelir hedefimiz çiftçinin
cebine giren parayı çoğaltmak, aracıların hiç emek vermeden kazandığı parayı
ortadan kaldırmak. Biz bu mekanizmayı borsa ile kombina ile ve ileri işlemle ve
yem fabrikasıyla birbirine entegre ediyoruz
ŞEKER FABRİKASI İLE İLGİLİ BİR PROJEMİZ VAR
Turhal Şeker Fabrikası ile ilgili bir projelerinin bulunduğunu
açıklayan Başkan Bekler, Şeker fabrikasının alımı ile ilgili bir projemiz var.
Sözümüzün başında da ifade etti, şeker
fabrikasınıda bu kurmuş olduğumuz yatırımlara entegre edip şeker fabrikasını
burada bir torkuya dönüştürme modelimiz var. Bu bizim hayalimiz. Bunuda
valimizle, belediye başkanlarımızla, milletvekillerimizle beraber yapıyoruz.
Onlarında bu konuda büyük destekleri var.
Hem çiftçimiz adına hem Tokatlı adına hemde sizlerin adına hem
siyasetçilerimiz hemde belediye baskanlarımıza bu konuya eğildikleri için
bizimler beraber yürüdükleri için teşekkür ediyorum dedi.
TOKATIN SORUNLARI BELLİ
Tokatın sorunlarının belli olduğunu vurgulayan Başkan
Bekler, Bizim Tokatın sorunlarını çözmemizin tek yolu Tokatlıyı Tokatta
istihdam eden duruma getirmek. Biz bu yatırımlarla hem istihdam alanları
oluşturacağız hemde çiftçimizin üretmiş olduğu ürünleri değerlendirebilecek bir
mekanizma oluşturacağız. Bakın lisanslı depo inşa ediyoruz biz. Lisanslı
depolardaki maksat nedir biliyormusunuz. Lisanslı depodaki maksat çiftçimiz
hububatını üretiyor, harmanda fiyatına
bakmadan satmak zorunda kalıyor. Neden çünkü gübreciye borçlanıyor, mazotcuya
borçlanıyor, ilaççıya borçlanıyor, çevresine borçlanıyor. O gün hapana gittiği zaman fiyatını bile
sormadan elindeki üretmiş olduğu habubatı satmak zorunda kalıyor. Lisanslı depo
ile beraber bunu ortadan kaldırıyoruz. Çiftçi üretmiş olduğu ürünü getiriyor,
lisanslı depoya teslim ediyor. Lisanslı depo ona malını teslim aldığına dair
teslim fişini veriyor, çiftçinin o gün nakit paraya ihtiyacı varsa Ziraat
Bankasına gidip o parayı temin ediyor. İpotek vermiyor, kefil vermiyor sadece
bir imza ile ne kadar ihtiyacı varsa onu temin ediyor ve Ziraat bankasından
kullanmış olduğu kredinin faizinide hazine karşılıyor. Yani cebinden faiz adı
altında vade farkı adı altında herhangi bir şey çıkmıyor. Çiftçimizde ürününü harmanda satmak zorunda
kalmıyor, ne zaman satıyor o tarihte.
Bakın hububatı 700 lira harmanda sattı çiftçimiz. Şuanda 900 lira, 200
lira fark etti. 50 lira bunu lisanslı
depoya kiraya verse 150 lira çiftçimizin cebinde kalıyor. 10 ton teslim edende 1.5 milyar demek, 1.5 milyarda benim bir çiftçimin kış boyu
evinin yiyeceği geçimi demek. Biz bunları sağlayarak çiftçinin gelirini
arttırmak zorundayız. Geçmişe takılı kalırsak ve hep geçmişi yaşarsak geleceğe
güvenle bakamayız. Geçmişte yapılmadıysa
gelecekte yapılması lazım bunların. Biz şuan bunları inşa etmeye başladık,
bunları kafamızdaki modele oturttuğumuz zaman Tokatta ürün planlamasını bizler
yapacağız o zaman. Peki ürün planlamasındaki kastımız ne? Şuanda biliyorsunuz
Tokatta toplulaştırmak için süreç başladı. Toplulaştırma sürecindede ilk iller
arasında. Toplulaştırmada gerçekleştiği zaman ürün planlamasını biz yapacağız,
ürün planlamasını yaptığımız zamanda arz talep dengesi oluşturarak hem ekilen
her ürünün her sene para yapmasını sağlayacağız. Bizim aynı zamanda
çiftçimizinde yönlendirilmeye ihtiyacı var. Niye yönlendirilmeye ihtiyacı var,
bizim çiftçimiz bu sene domates para yapıyor, ertesi sene herkes domates
ekiyor. Domates para yapmıyor zarar ediyor.
Hububat para yaptığı zaman yine herkes hububat ekiyor. Biz dedik ya,
bizim alımımız dışarıdaki tüccarlara bağlı.
Dürünün azlığna veya çokluğuna bakıyor. Çoksa fiyatı tabana düşürüyor
azsa mecbur yüksek fiyattan almak zorunda kalıyor. Arz ve talep dengesini
oluşturup her sene her ürünün para yaptığı bir mekanizma oluşturmak zorundayız.
Bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. İnşallah hedefimizde bu Tokattaki yaptığımız
yatırımlar bunun alt yapısı. Daha büyük projelerimizde var, bunlarıda ileriki
zamanlarda konuşuruz. Ama Tokatın kaderini değiştirecek projelerle geldiğimizi
ifade edebilir şeklinde konuşmasını tamamladı.